Hadi bu yazı size göre mi ufak bir test yapalım. Aşağıdakilerden hangisi sizi daha iyi tanımlıyor?
A. Mezun oldunuz/olacaksınız ama gelecek planları henüz belli değil. B. Yeni mezun oldunuz. İş aramaya başlayacaksınız. C. Mezun olalı bir yıl oldu ama hala iş bulamadınız. D. İş buldunuz ama teklif edilen maaşlar asgari ücret düzeyi. E. İş buldunuz, maaş da fena değil ama iş hayallerinizin işi değil.
Eğer bu şıklardan herhangi biri sizi tanımlıyorsa, sıkı durun aradığınız bilgi kaynağını buldunuz. Sizi hayalinizdeki işe ve maaşa kavuşturmak için geldim.
Gelecek planların belli mi?
Evet belli
Hayır henüz değil
Eğer gelecek planlarınız henüz belli değilse:
Hayatta ne yapacağını bilememek kadar zor çok az şey var. Öncelikle sizi bu kafası karışık döneminizde sevgiyle kucaklıyorum. Eğer henüz iş hayatına mı atılsam, yüksek lisansa mı başlasam, of KPSS’de şansımı mı denesem kararsızlığındaysanız öncelikle okumanız gereken yazı bu: ALES’e mi girsem? YDS’ye mi? Peki ya KPSS ne olacak? Bu kararsızlığın bir adım ötesindeyseniz, yani henüz ne yapacağınızı bilmiyorsanız ama ne yapmayacağınızı biliyorsanız devam edelim. İçeriden kendinizi ne kadar umutsuz da hissetseniz, aslında öyle değilsiniz. Olağan ve normal bir yerdesiniz. Üstelik yalnız da değilsiniz. Bu durumda yapmanız gereken en önemli şey gerçekten ama gerçekten ne istediğinize karar vermek. Nasıl olacak o hocam diyenler için hemen anlatayım.
Ne istemediğinizi bilmek de güzel. Onu referans alarak tam tersini istediğiniz şeyler listesine yazın. Mesela 9-5 iş mi istemiyorsunuz? O zaman esnek çalışma saatlerine sahip olmak istiyorum yazın. Ne istediğinizi bulmak bir süreç. Bu süreci sağlıklı atlatabilmek için sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirmeyi öğrenmeniz gerek.
BAŞKASININ FİKİRLERİ KENDİNİZ NE İSTEDİĞİNİZE GERÇEKTEN KARAR VERDİĞİNİZ ANDA ETKİSİZ KALACAK.
Bu süreçte arkadaşlarınızdan, akrabalarınızdan, eşinizden, dostunuzdan milyon tane fikir duyacaksınız. Bu fikirleri dinleyin ama kendi akıl süzgecinizden geçirin. Sonuçta seçtiğiniz kariyer yolu sizin kariyer yolunuz. Başkasının fikirleri kendiniz ne istediğinize gerçekten karar verdiğiniz anda etkisiz kalacak. Hatta gerçekten ne istediğinizi bulup bulmadığınızı da bu şekilde test edebilirsiniz. Diyelim ki edebiyat okudunuz ama makyaj artisti olmak istiyorsunuz. Başkası size “öyle kariyer mi olur?” dediğinde aklınızı çelemiyorsa, makyaj artisti olmayı gerçekten istiyorsunuzdur.
Bir arayış sürecindesiniz ve kendinizi iyi tanımanız gerek. İş bulma, kariyer peşinde koşma süreçlerine girmeden önce kişisel gelişim kitapları, TED Talklar, School of Life, psikoloji kitapları, kariyer günleri kısaca sizi aydınlatabilecek her kitabı okuyun, her videoyu izleyin, her etkinliği takip edin. Hepsinden kendinize yarayanı alın.
Eğer iş aramaya başlayacaksanız:
Tebrikler! Demek ki kafanızda hangi sektörde nasıl bir ilerleme göstereceğinize dair bir şeyler belirdi. Belki de belirmedi ama acil paraya ihtiyacınız var. O zaman iş bulma sürecinizi nasıl hızlandırmak gerek, biraz konuşalım.
İyi bir CV olmadan iş başvurusu yapamayacağınız için, öncelikle CV yazmak üzerine çalışmamız lazım. Ben kendimi yüz yüze daha iyi anlatırım. Ah beni bir görseler CV’ye falan gerek kalmaz diyorsanız size iki çift lafım var.
Birincisi eğer o kadar iyiyseniz zaten kendinizi CV’ye aktarabilme yeterliliğine de sahipsinizdir.
İkincisi bir sürü aday arasından fark edilmek için iş dünyasında kendinizi nasıl anlatacağınızı öğrenmeniz ömür boyu kullanabileceğiniz bir beceri.
Neden şimdiden öğrenmeyesiniz? Ben ihtiyacınız olan detaylı rehberi zaten daha önceden hazırlamıştım. Henüz okumadıysanız sizi hemen şu üç yazıya alalım:
Üniversite Öğrencileri için CV Hazırlama Rehberi – Part 1 Üniversite Öğrencileri için CV Hazırlama Rehberi – Part 2 Üniversite Öğrencileri için CV Hazırlama Rehberi – Part 3
“CV tamam. Başvuruyorum ama dönüş alamıyorum. Herkes torpille işe giriyor!”
Durum böyleyse torpildense bir şeyleri yanlış yapıyor olma ihtimaliniz var. Sakın öyle sağdan soldan torpil laflarına duyup da aldanmayın. Hem zaten sizin torpille eleman alan yerlerde işiniz ne? Yalnız “networking” yani “bağlantılar sahibi olmak” iyi bir işin kapısını açabilir ve biz buna torpil demiyoruz. Neden mi? Çünkü iş dünyasında bağlantılara sahip olmak demek amcanızın/dayınızın tanıdıklığı demek değil, aksine sizin sosyal becerilerinizi konuşturup insanları etkileyebilme gücüne sahip olmanız demek. İşveren açısından da şöyle düşünün. Daha önceden bir projede veya stajda performansını, iş disiplinini, pozitif enerjisini gördüğü ve bu kişi ekibimde iyi iş yapar dediği kişiyi mi işe alır yoksa hiç tanımadığı birini mi?
“Networking” nasıl yapayım?”
Hayata karışın. Gönüllü işlerde yer alın. İlgi alanlarınız olsun. Gönüllü staj yapın. Sosyal medya üzerinden yeteneklerinizi, disiplininizi ve ilgi alanlarınızı göstereceğiniz bir sayfa açın. Çalışmak istediğiniz sektörün fuarlarına gidin. Okuldaki hocalarınıza uğrayın ve sohbet edin. Tavsiye isteyin. Kendinizi ve hayallerinizi anlatmak yerine iyi bir dinleyici olun.
KENDİNİZİ VE HAYALLERİNİZİ ANLATMAK YERİNE İYİ BİR DİNLEYİCİ OLUN.
Yalnız dikkat edin! Networking yaparken insanları potansiyel işveren olarak görüp menfaat odaklı iletişim kurmayın. Bu çabucak anlaşılacağı için geri tepecektir. Bunun yerine sizin istediğiniz kariyer yolunda olan ilham verici insanların hikayelerini dinleyin. Meraklı ve heyecanlı olun. Samimiyetiniz ve güzel enerjiniz karşı tarafa geçecektir.
“CV göndersem de hep olumsuz cevap alıyorum. Henüz mülakata bile çağrılmadım.”
Olumsuz cevap almak demek aslında İK’cılarla muhteşem bir iletişim fırsatınız var demek. Bu durumda yapılması gereken en güzel şey size olumsuz dönüş yapan kişiye bir mail göndermek. Eğer otomatik cevap aldıysanız da internetten İK biriminin mail adresini bulup bu adrese yazabilirsiniz.
Elinizdeki en büyük avantaj genç olmanız ve insanlar gençlere yardımcı olmayı severler. Bu yüzden de size red cevabı gönderen kişiye maili için teşekkür ettiğinizi ve birkaç sorunuz olduğunu açık yüreklilikle yazın. Bu pozisyona kabul almak için ne tür yetkinlikler aradıklarınız, sizi reddetmelerindeki en önemli sebebi, CV’niz ile ilgili tavsiye verip veremeyeceklerini sorun. Bununla da geri dönüş alamazsanız, sosyal medyayı kullanın. Sosyal medyada kariyer, İK, meslek tercihi üzerine paylaşımlar yapan kişilerle irtibata geçin. Yalnız CV’nizi yollayıp bir bakar mısınız gibi mesajlar göndermeyin. Kısaca kariyer planınızdan bahsedip bu kariyer planında ilerleyebilmek için kendinize nasıl bir yatırım yapmanız gerektiğini sorun. Kısa, net ve hedefe yönelik olun.
“Birkaç mülakata gittim ama sonuç hep olumsuz. Ben hiç iş bulamayacak mıyım?”
Eğer bu gruptaysanız ne kadar şanslı olduğunuzu anlatmama gerek var mı bilmiyorum. Öncelikle her mülakat bir pratik şansı ve pek çok kişi bu şansa bile erişemezken, siz şimdiye kadar bir sürü pratik yaptınız. İkinci şanslılığınız ise şuradan geliyor. Birinci ağızdan kendiniz, CV’niz ve başvurunuz ile ilgili geri bildirim alabilirsiniz. Size bu süreçten maksimum fayda sağlamak adına çok pratik tavsiyelerim olacak.
Her mülakata “acaba kabul alır mıyım?” zihniyetinde gitmek yerine “acaba bu mülakattan neler öğrenebilirim?” mantığıyla gidin. Bu hem stresinizi azaltacaktır hem de gerçekten karşınızdaki İK uzmanından maksimum fayda sağlamanıza yarayacaktır.
Mülakattan havayı koklayın ve karşınızdaki insanın tepkilerini gözlemeyin. Ne söylediğinizde etkileniyorlar ne söyledinizde etkilenmiyorlar? Böylelikle bir sonraki mülakatta kendinizi daha iyi ifade edebilirsiniz.
Mülakat bittiğinde mutlaka soru sorun. Bence en etkileyici ve öğretici soru “Başvurum hakkında sizi kaygılandıran bir şey var mı?” Böylelikle hem karşı tarafı etkileyebilir hem de en zayıf noktanızı bir uzmandan duyabilirsiniz. Baktınız çok şey saymaya başladı. O zaman da moral bozmayın ve işi sohbete çevirin. “Bu alanda kabul almak için nasıl bir aday olmak gerekir?” diye sorun gitsin. Belki de akıcı İngilizce olmadan kabul almanız mümkün değildir, belki de bir sertifika programı tamamlamanız gerekiyordur, belki de siz çok bireyselsinizdir ama onlar hep takım oyuncusu arıyordur. Olamaz mı?
“Bu halimle iş bulabilmem mümkün değil ama param da yok. Ne yapacağım?”
Anladınız ki istediğiniz pozisyonda iş bulabilmek için daha çok çalışmanız gerek. O zaman pes mi etmek gerek? Tabi ki hayır. Bu süreçte nihai hedefe göre ilerlemek gerektiğini düşünüyorum. Yani sizi istediğiniz pozisyondan alıkoyan şey ne ise ona yönelik çalışmanız gerekir. Benim görüşümde hayat engelleri aşmamız gereken bir oyun. İstediğiniz iş ile önünüzdeki engel ne ise onu aşmak için çabalamak lazım.
HAYAT ENGELLERİ AŞMAMIZ GEREKEN BİR OYUN.
Diyelim ki iyi bir İngilizceye ihtiyacınız var. Bunun için part-time bir işe veya kasiyerlik yapmaktan çekinmeyin. Ayaklarınızın üzerinde durmak ve kendinize yatırım yapmak için çabalamak çok güzel bir şey. Örnek vermem gerekirse istediğiniz pozisyon için çok iyi İngilizce gerekiyor. İyi bir İngilizce seviyesi için ortalama iki yıl emek vermek zorundasınız. Bu süreyi evde boş oturup param yok diye sızlanmaktansa aktif bir şekilde kendine yatırım yapmaya ayırmak emin olun hem İngilizcenizi geliştirecek hem de hayalinizdeki işin mülakatında sizi çok etkileyici bir aday haline getirecek.
“İstediğim pozisyonda iş buldum ama maaşlar çok düşük. Başka iş mi yapsam?”
Üzülerek söylemeliyim ki istediğiniz kariyerde istediğiniz maaşı kazanmanız için biraz zamana ihtiyacınız olacak. Ortalama 3-5 yıl kadar çok iyi maaş beklentisine girmeden hedeflerinize ve kendinizi geliştirmeye odaklanırsanız bu süreci hızlandırmanız mümkün ama şöyle düşünün. Size istediğiniz maaşı garantilemeyen diploma için 4-5 yılınızı vermişsiniz, istediğiniz pozisyon ve maaş için 3-5 yıl vermek çok mu? Aslında hiç değil. Hatta çoğu sektörde pratik bilgi ve tecrübe diplomadan bile önde geliyor. Bu yüzden eğer gerçekten istediğiniz pozisyonda kendinizi geliştirebileceğiniz, işi öğrenebileceğiniz ve networking yapabileceğiniz bir iş bulduysanız, maaşa çok takılmayın.
KISA YOLDAN YÜKSEK MAAŞLI İŞİN TEK YOLU İSE KENDİNİZE YATIRIM YAPMAK VE TECRÜBE KAZANMAK.
Çalıştığınız yerin size yatırım yapmasına, sizi eğitimlere göndermesine ve tecrübe kazanabileceğiniz sorumluluklar vermesine önem verin. Tabi ki para önemli, tabi ki gönül ister ki hepiniz mezun olur olmaz yüksek maaşlar kazanın ama gerçek hayat ne yazık ki acımasız. Kısa yoldan yüksek maaşlı işin tek yolu ise kendinize yatırım yapmak ve tecrübe kazanmak.
“İş buldum. Maaşım da fena değil ama mutlu değilim. Bu iş hayallerimin işi değil!”
Öncelikle bu aşamaya geldiğiniz için tebrik ederim. Öte yandan iyi bir iş bulan beyaz yakalıların varoluşsal krizine hoş geldiniz! Açık konuşmak gerekirse hiç kimse sabah 9 akşam 5 çalışıp geri kalan zamanı üç beş aktivite ile geçirmekten mutlu değil. Yine de ben size bir anlık krizle işi bırakmayı ve hayallerinizin peşinden koşmayı tavsiye etmeyeceğim. Bu sizi 6 ay bilemediniz 1 sene sonra aynı sektörde iş aramaya götürebilir.
TUTKUYLA YAPILAN İŞLER MUTLAKA KARŞILIĞINI BULUR.
Size tavsiyem hayallerinizin işi için plan yapmanız ve mevcut işinizden arta kalan zamanlarınızda iş planınız ve hayalleriniz üzerine çalışmanız. Çünkü nasıl ki kariyerinizde buraya gelene kadar hayatınızın 3-5 yılını verdiniz, hayallerinizin işinin size istediğiniz geliri getirebilmesi için aynı süreye ihtiyacı olacak. Bu yüzden hayallerinizin peşinden koşmadan önce ayağınızı yere sağlam basın. En az 5 yıllık detaylı planınızı yapın. 2 yıl hiç gelir elde etmeseniz de kiranızı ödeyebileceğinden emin olacak bir birikim yapın. Hayallerinizin işine sistematik iş planı haline getirdikten sonra adım atın. Tutkuyla yapılan işler mutlaka karşılığını bulur. Oldu ki başarısız oldunuz, o zaman da bir sonraki iş planınız için muhteşem bir hayat dersi olur.
Hepinize gönlünüzdeki işi dilerim. Sevgiler, Ayça