Kişisel sınırlarınızı ne kadar sağlıklı bir şekilde çizebildiğinizi test edelim. Aşağıdaki soruları not alarak “evet” veya “hayır” şeklinde cevaplamanı istiyorum. Bir de cevaplar yalnızca aramızda bu yüzden iyice düşünüp dürüstçe cevap ver lütfen. Hazırsan başlayalım.
Birisi sana hoşuna gitmeyen bir şekilde davrandığında kendini savunmakta zorluk çeker misin?
İnsanlara ayırdığın zamanı kendine de ayırmak konusunda zorlanır mısın?
Fiziksel temastan rahatsız olduğun bir durum söz konusu olduğunda rahatsızlığını ifade etmekten çekinir misin?
İlişkilerinde kendini önceliklendirmek senin için zor mu?
Etrafındaki insanlar mutlu olmadığı zaman suçluluk duygusu hisseder misin?
Kendini ifade edemediğin zaman pasif-agresif davranışlar gösterir misin?
Başkalarının senin hakkında ne düşündüğü senin için önemli mi?
İnsanlarla hayatının detaylarını fazlaca paylaşıp sonra bundan rahatsızlık duyduğun olur mu?
Arkadaşlarınla, ailenle veya sevgilinle olan ilişkinde senin isteklerinin önceliklendirilmediğini hissettiğin olur mu?
İstemediğin bir şeye “hayır” demek senin için zor mu?
Senin de tahmin edebileceğin gibi yukarıdaki sorulara “evet” ağırlıklı yanıtlar verdiysen bir yetişkin olarak sağlıklı kişisel sınırlarını nasıl çizeceğine dair bir desteğe ihtiyacın var ve şanslısın ki ihtiyacın olan destek tam da bu yazı.
Kişisel sınırlarını biliyor musun?
Evet biliyorum
Hayır bilmiyorum
Kişisel Sınır Ne Demek?
KİŞİSEL SINIRLAR BİZİM KENDİMİZİ KORUMAK İÇİN OLUŞTURDUĞUMUZ ZİHİNSEL, DUYGUSAL VE FİZİKSEL SINIRLARIMIZDIR.
Kişisel sınırlar bizim kendimizi korumak için oluşturduğumuz zihinsel, duygusal ve fiziksel sınırlarımızdır. Bu sınırlara zihinsel, duygusal ve fiziksel sağlığımızı korumak adına ihtiyacımızın olması oldukça doğaldır. Her insan farklı olduğu için her insanın da sınırları farklıdır. Bu yüzden bir bakıma kişisel sınırlar bizi diğerlerinden ayırır ve başkalarından farklı olarak nasıl ihtiyaçlara sahip olduğumuzu anlamamıza yardımcı olur. Sağlıklı kişisel sınırlar oluşturmak ve bunların bilincinde olmak hayatta daha güçlü, tutarlı ve sağlıklı bireyler olmamız adına önemlidir.
Kişisel Sınırlarımızın Farkında Olmak Neden Önemlidir?
Her insanın farkında olduğu ve olmadığı kişisel sınırları vardır. Örneğin tanımadığınız birinin bizimle fiziksel olarak temas etmesinden rahatsızlık duyarız. Bu oldukça bilinen bir sınırdır ve bu sınırın bilincinde olmak yani birinin bize biz istemeden fiziksel olarak temas edemeyeceğini bilmek bu sınırımızı korumamız konusunda bize referans olur.
Bir şeyin bizim sınırımız olduğunu ve bu sınırın başkaları tarafından ihlal edilemeyeceğini bilir ve içselleştirirsek sınırımız ihlal edildiği anda tepki vermemizin doğal olduğunu biliriz. Oysa sınırlarımız üzerine önceden düşünmezsek bir sınır ihlalini ilk defa yaşadığımızda bunun sınır ihlali olup olmadığını ve o durumda ne tepki vereceğimizi bilemeyiz. Bu yüzden bir yetişkin olarak kişisel sınırlarımızı tanımak ve bilmek hayatta bizi güçlendirir.
Kişisel sınırlarımızı biz bazen zihnimizle bilemeyebiliriz ama kişisel sınırlarımız ihlal edildiği zaman bunu hissederiz. Eğer sınırlarımızın üzerine hiç düşünmemişsek sınırlarımız ihlal edildiğinde hiç fark etmeden agresifleşebiliriz, pasif-agresif davranışlar sergileyebiliriz veya hiçbir tepki vermesek de içten içe stres, karamsarlık ve huzursuzluk hissi ile boğuşabiliriz. Bazen de sınırlarımızı fedakarlık adı altında yücelttiğimiz davranışlar ile kendimizce özel bulduğumuz kişilere karşı esnetebiliriz. Sonunda da hayal kırıklığı ile haksızlığa uğradığımızı veya anlaşılmadığımızı düşünerek küskün bir ruh haline bürünebiliriz. Bu olumsuz ihtimalleri alt etmenin tek yolu ise kişisel sınırlarımız konusunda bilinçlenmekten ve pratik yapmaktan geçer.
Temel Sınırlar
Her insanın kişisel sınırlarının kendine özgü olduğundan bahsetmiş olsam da benim temel sınırlar olarak adlandırdığım bir takım sınırların bizim bağlamımızda ortak olduğunu düşünüyorum. Size genel bir fikir vermesi ve hayatınızda sınırlarınızla ilgili bir şablon olması adına kendi temel sınırlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hiç kimse ama hiç kimse siz istemedikçe bedeninize dokunamaz.
Her insan saygıyı ve nezaketi hak eder. Saygısızlığı ve nezaketsizliği kabul etmek zorunda değilsiniz.
Duygularınızı yönlendirebilirsiniz ama ne hissettiğinizi değiştiremeyebilirsiniz. Kendi içinizde hissettiğiniz bir duygu için başkalarına açıklama yapmak zorunda değilsiniz.
Sizin için değerli olan şeyleri yani vaktinizi, fikirlerinizi, planlarınızı, paranızı ve eşyalarınızı başkaları ile paylaşmak zorunda değilsiniz.
Sevmediğiniz ve size faydası olmayan insanları hayatınızda bir öncelik haline getirmek zorunda değilsiniz. Hatta size iyi gelmeyen ilişkileri sürdürmek zorunda değilsiniz.
Canınız istemiyorsa “hayır” demek kişisel hakkınızdır. Hayır dediğiniz kişiselleştirilsin açıklama yapmak veya bir mazeret bildirmek zorunda değilsiniz.
Fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığınıza önem vermeyen insanları hayatınızdan uzak tutma hakkına sahipsiniz.
Dürüst olmadığınızı düşünen ve size şüphe ile yaklaşan insanlara kendinizi ispatlamak zorunda değilsiniz.
Kararlarınızı çevrenizdekilere özellikle de sizin iyiliğinizi düşündüklerini söyledikleri için savunmak zorunda değilsiniz.
Israrcı insanları dinlemek, arkadaş grubunuza hoşunuza gitmese de uyum sağlamak, karşınızdaki insanların mutluluğunu kendinizinkinin önünde tutmak ve kabul görmek için kendinizden ödün vermek zorunda değilsiniz.
Peki Kişisel Sınırlarımı Sağlıklı Bir Şekilde Nasıl Çizeceğim?
Eğer sık sık öfke patlaması yaşıyorsanız veya sessiz kaldığınız için huzursuzlanıyorsanız sınırlarınızı sağlıklı bir şekilde çizemiyorsunuz demektir. Sınırlarınızı sağlıklı bir şekilde çizebilmek için öncelikle iki şeye ihtiyacınız var: Sınırlarınızı tanımaya ve sağlıklı bütün ilişkilerde sınırlarınıza saygı gösterileceğini bilmeye. Burası çok önemli tekrar ediyorum. İhtiyacınız olan şeyler sınırlarınızı iyice tanımak ve sağlıklı bütün ilişkilerde sınırlarınıza saygı gösterileceğini bilmek.
ZATEN ORTAYA KİŞİSEL SINIRINIZI KOYDUĞUNUZDA SİZDEN VAZGEÇEN İNSAN SİZİ EN BAŞTAN SEVMİYORDUR.
Hayatta kendi hikayemizi kendi koşullarımızda kendimiz yazıyoruz. Şanslıyız ki bilim insanların büyük çoğunluğunun iyiye meyilli olduğunu söylüyor. Yine bilim biz kendi hakkımızda neyi söylersek insanların bunu kabulleneceğini de söylüyor. Bu yüzden sınırlarımızı tanıması, gerekirse anlatması ve sahip çıkması gerekenler biziz. İnsanlar bizi sınırlarımız olduğu için sevmemezlik etmez. Zaten ortaya kişisel sınırınızı koyduğunuzda sizden vazgeçen insan da sizi en baştan sevmiyordur. Bu yüzden bütün iş sizde ve sınırlarınıza tutarlı bir şekilde sahip çıkmanızda. Buraya konuda anlaştıysak işinizi kolaylaştıracak ip uçları ile devam etmek istiyorum.
Sınırlarınızı yazın, çizin, düşünün, konuşun ve içselleştirin. Ailenizle, arkadaşlarınızla, sevgilinizle ve hatta hocalarınızla olan sınırlarınızı irdeleyin. Bir şeyin sizin kişisel sınırınız olup olmadığını anlamak istiyorsanız sezgilerinize güvenin. Sizi strese sokan, iç huzurunuzu bozan ve mutsuz eden her davranış sınırınızın ihlalidir. Geçmişteki stresli olayları ve huzursuzluklarınızı inceleyin. Gerekirse bir süre kendinizi gözlemleyin ve sınırlarınız üzerine notlar alın.
Artık sınırlarınızı biliyorsunuz ama onları nasıl ifade edeceğinizi bilmiyorsunuz. İşte işin sırrı da burada geliyor. Arkadaşlar gelip asistan hocanın önünde ve dersin ortasında size saçma bir şekilde silgi fırlatsa ne yaparsınız? Muhtemelen herkesin onun davranışının ne kadar norm dışı olduğunu bileceğini ve sizi tepkinizde haklı bulacaklarını bildiğiniz için sakin ve cool bir biçimde ne yapmaya çalıştığını sorarsınız. Hah işte o haklılık hissini her zaman aklınızda tutun ve çünkü kişisel sınırlarınız konusunda tartışmasız haklısınız. Kişisel alanınızı ihlal etmeye çalışan herkes de saçmalıyor. Bir ihlal olduğunda sakin ve kendinizden emin bir biçimde ihlali sorgulayacaksınız.
Hadi bir örnekle ilerleyelim. Diyelim ki yakın arkadaşınız hafta sonu sinemaya gitmek istiyor ama sizin çok önemli bir sınavınız var. Eğer yakın arkadaşınız sizi gerçekten seviyorsa sizin sınavdan iyi not almanızı yani kısaca sizin iyiliğinizi önemser. Oldu ki sınırınızı bu konuda ihlal etti ve mesela size “Sen de iyice sıkıcı bir insan olmaya başladın. Aklın fikrin hep derslerde. Eskisi gibi benimle vakit geçirmiyorsun. Böyle olursa arkadaşsız kalacaksın.” dedi. Başka da yakın arkadaşınız olmadığı için sinema teklifine “evet” der misiniz?
GERÇEK SEVGİ ÖZÜNDE KOŞULSUZDUR.
Sınırlarınız üzerine pek düşünmediyseniz muhtemelen dersiniz. Birini sevdiğiniz ve ona değer verdiğiniz için hiçbir şeye mecbur değilsiniz. Gerçek sevgi özünde koşulsuzdur. Gerçek sevgi karşılıklı anlayış gerektirir. Bunu hiç unutmayın. Hadi şimdi arkadaşınızın sinema ısrarını asistan-silgi örneğine göre ele alalım. Sizin geleceğiniz için iyi not almak önemli bir durum. Peki sizin için bu kadar önemli bir durumda sizi gerçekten seven bir insan sinema ısrarında saçmalamış olmuyor mu?
Bu noktada sinirlenmek gereksiz çünkü biliyorsunuz ki siz haklısınız. O zaman bu durumda gayet sakin ve kendinizden emin bir biçimde arkadaşınızı sorgulamalısınız. “Benim için bu kadar önemli bir sınav varken sinemaya gitme ısrarın neden? İyi arkadaş olduğumuzu ve benim kararlarıma saygı duyduğunu sanıyordum.” diyebilirsiniz.
Bu hakkınız ve hakkınızı sükunetle savunduğunuz için kendinizle gurur duymalısınız. Sizi gerçekten seven bir arkadaş zaten geri adım atacaktır. Sorgulamanız karşısında ısrarını arttıran bir arkadaş ise zaten sizden uzak durmalıdır. Bilmem anlatabildim mi?
Her sınırınızı bu kadar kolay koruyamayabilirsiniz elbette. Birden fazla kişiye karşı veya ailenize karşı sınırlarınızın arkasında durmak bu konuda ustalaşana kadar zor olabilir. Yalnız çözüm yine temelde aynıdır. Önce sınırlarınızı bilin, argümanlarınızı mantıklı sebeplere dayandırın ve sükunetli olun. Bu konuda öfkeye veya pasif-agresif davranışa kapıldığınız anda manipülasyona açık olursunuz. Zaten soğukkanlı ve sımsıkı bir şekilde sınırlarınıza sahip çıktığınızı gören grup üyeleri ve aile bireyleri de size içten içe saygı duyar. Ne kadar olgun olduğunuzu düşünür ve size kulak verir. Zaten sizin de en başta istediğiniz bu değil mi?
Nezaket, soğukkanlılık ve tutarlılık sınırlarınızı korumanız adına bir güçtür. Bazen bazı insanlar için sınırlarınızı esnetmek içinizden gelebilir ama benim tavsiyem bunu yapmamanız. Her ne kadar siz sevginizden fedakarlık yaptığınızı ve bunun özünde ulvi bir davranış olduğunu düşünseniz de karşınızdaki insan veya insanlar sizin taviz verdiğinizi düşünecekler ve sınırlar konusunda yine başa döneceksiniz. O yüzden sınırlarınız söz konusu olduğunda her zaman nazik, soğukkanlı ve tutarlı olun.
Sınırlarınızı koyarken orta yolu tutturun. Olayların enini boyunu anlamadan sert ve katı sınırlar koymak da gevşek ve esnek sınırlara sahip olmak kadar kötü. Kafanız karıştığında veya sert sınır koymak konusunda tetiklendiğinizi hissettiğiniz anda insanların büyük çoğunluğunun özünde iyi olduğunu ve asıl niyetlerinin sizin sınırlarınıza saldırmak olmadığını kendinize anımsatın. Sürekli “acaba sınırlarımı ihlal ederler mi?” gerginliği de sizi manipülasyona açık hale getirir. Üstelik manipülatif ve toksik insanlar korkuların konusunu çabuk alırlar. Bırakın hayat aksın. Zaten artık yeri geldiğinde sınır ihlallerine karşı ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz.
Son olarak bu konuda ustalaşmak muhtemelen zamanınızı alacak. Bu yüzden kendinize karşı merhametli olun. Tabi ki hata da yapacaksınız. Zaman zaman sınırlarınızı koruyamadığınız da olacak. Bunların hepsi insan olmanın bir cilvesi ama siz bu konu üzerinde durdukça sınırlarınız konusunda ustalaşacak ve çok daha mutlu olacaksınız.
Sevgilerimle,
Ayça