top of page
Ayça Karaman

Kontrol Severler İçin Anda Kalma Rehberi

Anda kalmak mı kalmamak mı?

Son zamanlarda her yerde “mindfulness”, “anda kalma”, “anı yaşamak” üzerine içerikler görüyoruz. Spontane yaşamak, akışına bırakmak, hayatın getirdiklerini kabul etmek teoride güzel de gelecek kaygısı taşıyan ve hayatının kontrolünü kolay kolay elinden bırakamayan insanlar için pratikte biraz zor.


Anda kalabiliyor musun?

  • Evet

  • Hayır

Geçmişte yaşayan insanlar suçluluk duygusu, gelecekte yaşayan insanlar endişe, şimdide yaşayan insanlar huzur hisseder demişler.Türkiye şartlarında yaşıyoruz. Eğitim sistemimizden iş hayatına kadar koştur koştur yaşadığımız için idealleri olan insanlar olarak geleceğe odaklanmamız oldukça normal bir sonuç. Bu yüzden plan yapmak ve buna göre adım atmak doğru bir davranışken sürekli bu konuda endişe taşımak potansiyelimizi sınırlandıran bir şey.

Nasıl mı?

Hayatımızda kontrol altına alabileceğimiz tek şey içinde bulunduğumuz an. Çoğu zaman gelecekteki tek bir hedefe odaklanarak (iyi bir eğitim kurumu, yüksek maaşlı bir iş pozisyonu, popüler bir arkadaş grubu) önümüze gelen fırsatları fark etmeyebiliyoruz. Bu durumda da mevcut potansiyelimiz baskılanabiliyor. İlla X kurumunda yüksek lisans yapmak için takılıp kalarak alternatif yollara kendimizi tıkıyoruz. Y ile yakın ilişkiler kurmak adına hayatımıza artı değer katabilecek bir başkasını fark etmiyoruz. Çünkü hayatın içinde bulunduğumuz anına odaklanmak ve anlık fırsatları değerlendirmek yerine obsesif bir şekilde gelecek endişesi ile hareket ediyoruz.


Hedef koymanın veya plan yapmanın nesi yanlış?

Aslında hiç hedef koymamak veya plan yapmamak ne kadar kötü ise çok keskin, sınırlandırıcı ve hiçbir koşulda esnemeyen hedefler koymak da o kadar kötü. Bu yüzden özellikle eğitim hayatınızda ve ilk gençlik yıllarınızda size tavsiyem kolaylıkla ulaşılabilir olmayan ve tek bir sınav/kişi/kurum ile elde edemeyecek kadar büyük hedefler belirlemeniz ve plan yapmanız. Yani “X kurumunda YL yapmak istiyorum.” oldukça sınırlandırıcı bir hedefken “Akademik yeterliliğimi geliştirmek ve bu alanda kendimi mutlu edecek bir iş imkanı bulmak istiyorum.” önünüzü daha çok açacak ve sizin aklınıza bile gelmeyen fırsatları önünüze çıktığında fark etmenizi sağlayacak esnek ama belirli bir hedef.

Asla anda kalamıyorum. Aklım hep geçmişte/gelecekte. Hayatımın kontrolünü kaybetmek fikri beni rahatsız ediyor.

Öncelikle şu farkındalığı kazanmalısın: Hayatta gerçekten kontrol edebileceğin tek şey içinde bulunduğun an. Biri sana kötü bir yorum yaptığında sessiz kalıp kalmama kararı, hocan bir iş tavsiyesinde bulunduğunda başvuru yapıp yapmama kararı, biri sana haksızlık ettiğinde hakkını savunup savunmama kararı, hoşuna gitmeyen bir durum olduğunda yüzleşme veya yüzleşmeme kararı hep anlık kararlar. Gerçekten kontrollü yaşamayı seven biri için hayatın getirdiklerini analiz edip doğru davranışı sakin ve özgüvenli bir şekilde gösterebilmek oldukça keyifli. Yalnız bir o kadar da zor!

İşin mantığını anlıyorum. Peki ne yapmalıyım?


Agresif davranmak ile proaktif olmak arasındaki farkı anlamalısın. Agresif davranmak; hayatın sana sunduklarını görmezden gelip sadece kendini anlatmak ve dürtüsel tepkiler ile kendini ortaya koymak. Proaktif olmak; hayatı gözlemleyip gerekli yerde gerekli tepkileri verebilmek. Yani aslında proaktif olmak daha kontrollü bir süreç ama tepki süresi anlık olduğu için daha çok pratik isteyen bir şey.


Pratik demişken anı 5 duyu ile hissedip algılayarak doğru tepkilerle yanıt vermek öyle bir günde olacak şey değil. Stresliysen neden stresli olduğunu çözmen, mutluysan mutluluğunun kaynağını keşfetmen, sıkıldıysan seni sıkan durumu anlaman yani oldukça sabırla kendini ve çevreni analiz etmen gerekecek.


Hata payını azaltan en önemli unsurlar kendini tanımak ve içindeki pozitif taraftan harekete geçmek. Kimsin? Ne seversin? Nasıl bir hayat inşa etmek istersin? Bunları oturup düşünürsen anlık kararlar vermen gerektiğinde işin hızlanır ve hata payın azalır. Bir de yanılmamak ve önyargılarına/dürtüsel tepkilerine yenilmemek adına attığın adımları pozitif yanından atmak gerek.


Örnek vermek gerekirse bir arkadaşın canını sıktı. Bunun iki sebebi olabilir. Arkadaşının o günü kötü geçmiştir veya arkadaşın sandığın kadar seni sevmiyordur. İkinci varsayımdan yola çıkmak seni yanıltabilir. İlkinden yola çıkıp arkadaşını anlamaya yönelik gözlem yapar ve onu anlamanı sağlayacak sorularla diyalog kurarsan olayın gerçekliğini daha iyi anlayabilir ve ona göre adımlar atabilirsin.


Kendini iletişime ve insanlara açmak da oldukça önemli. Sosyal varlıklarız, çevremizde her türlü insan var. Şanslıyız ki insan türü yaradılış olarak yüksek bir yüzde ile iyiliğe meyilli. Bu yüzden onlardan uzak durmak, kaçmak, geçmişteki yanlış insanları baz alarak bütün insanlığa küsmek doğru bir şey değil. Daha çok insanla tanışmak, onları dinlemek, davranışlarını gözlemlemek, iletişimimizi olumlu bir dil ve tutum ile sürdürmek ve anlık etkileşimlerde kendimizi gözlemlemek anda kalmayı öğrenmek adına önemli.


Anahtar kelime ise huzur. Eğer bir karar aldığınızda içten gelen tatlı bir huzur ve pozitif bir enerji benliğinizi sarıyorsa anda kalma işinde ilerleme kaydetmişsiniz demek.


Özetle hocam!

  1. Hayata agresifçe saldırmak yerine biraz daha hayatın bize getirdiklerine kulak vermek gerek.

  2. İnsanlarla etkileşimleri pozitif bir dil ve tutum ile kurmak gerek.

  3. Kendimizi, ideal hayat isteğimizi ve yakın çevremizde bizi etkileyen faktörleri iyice anlamak gerek.

  4. 5 duyumuza kulak verip huzur duyduğumuz insanları ve anları fark etmek gerek.

Hepinize sevgiler, Ayça

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page